top of page

YÜZYILLIK ACI TEKRAR MASADA!

  • gulsenyilmaz944
  • 19 Ağu
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 5 Eyl

İbn-i Haldun 1389 yılında yazdığı Mukaddime’sinde, ‘Coğrafya kaderdir’ der.

Bu iki kelimenin yazıldığı yıldan bu zamana asırlar geçse de aslında insanlık tarihinde hiçbir şey değişmedi. Her ırk ve dinden insanoğlu yaşadığı coğrafyanın kendisine sunduğu kaderi iyi ya da kötü yaşadı, yaşamaya devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikheil Kavelashvili ile yaptığı basın toplantısında Ahıska Türkleri hakkında sarf ettiği sözler sonrası, ‘Coğrafya kaderdir’ gerçekliğiyle bir kez daha yüzleştik.

Ne demişti Erdoğan toplantıda;

“Bizim için büyük ehemmiyet arz eden Ahıska Türklerinin ana vatanlarına güvenli ve onurlu dönüş sürecine dair beklentimizi Sayın Kavelashvili'ye ilettim. Bu sürecin sağlıklı bir surette ilerlemesi için Türkiye olarak her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.”

Erdoğan bu sözleriyle, bir zamanlar anavatanı günümüz Gürcistan’ı olan ve şimdilerde Türkiye’de dahil birçok ülkede sürgün halde bulunan Ahıska Türklerinin geri dönmesi gerektiğinin sinyalini verdi. 

Ardından tabi ki konu hakkında eleştiri gösteren ve destek veren ardı ardına birçok açıklama da yapıldı.

Tüm bunlar olurken biz şöyle bir tarihi sürece bakarsak Ahıska Türkleri neden sürgün edilmişti bir hatırlayalım:

“Ahıskalılar şimdi ki Gürcistan’ın Ahıska Kenti’nde bulunan evlerinden bir gece vakti Sovyet askerleri tarafından, ‘Almanlar geliyor, sizi güvenli bölgeye almamız gerekecek’ denilerek yaka paça çıkarıldılar. Hem de kendi elleriyle yaptıkları demiryolunun kendilerine mezar olacağını bilemeden...

Ahıska Türklerini 14 Kasın 1944 tarihinde topraklarında çıkarmak için gelen Sovyetler biliyorlardı ki böyle bir gerekçe sunmasalar vatanını kendinden çok seven bu insanları kolay kolay oradan çıkaramazlardı. Sürgün yapılırken planlanan belliydi. Eğer ki II. Dünya Savaşı’nda Türkiye ile karşı karşıya gelinirse Ahıska Türkleri taraf değiştirebilirdi ve Rus bu varsayımı göze alamazdı.

Varsayımlar üzerine yola çıkarılan 120 binden fazla Ahıska Türkü, ‘geri döneceğiz’ umuduyla soğuk yük vagonlarında açlık ve sefaletle baş başa bırakıldılar. Acı yolculukta 17 bin Türk hayatını kaybetti. Acımasız Rus askeri yolculukta ölen Türkleri gözlerini bile kırpmadan Kafkas Dağları’ndan aşağıya attılar.

Cenazelerinin bir mezarı olsun isteyen Türkler, ölen yakınlarını sessizce kucaklarına basıp gittikleri yere götürdüler.

Stalin’in Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan’a sürdüğü Ahıska Türklerinin bunca cefadan sonra tek istedikleri sular durulduktan sonra yurtlarına dönmekti. 

Ama olmadı!

Çünkü Ruslar Ahıska Türklerinin, sürüldükleri ülkelerde asimile olup gitmelerini istiyordu. 1958 yılında yurtlarına yakın olmak için bazı Ahıska Türkleri Azerbaycan’a geldiler. Burada da boş durmayıp defalarca yurda dönüş için başvurularda bulunsalar da Ruslar tarafından bir türlü kabul edilmedi. Şu an detaylarına girmeyeceğim ama 1989’da Özbekistan’ın Fergana Kenti’nde yaşanan ‘Fergana Olayları’ onlar için ikinci bir Stalin faciası oldu.

Hali hazırda içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu on farklı ülkede yaşamlarını sürdüren Ahıska Türklerinin sorunlarına çözüm bulunamadı.

Türkiye her ne kadar Ahıska Türklerine vatandaşlık verse de onların tek isteği bir şekilde vatanlarına tekrar yerleşebilmek…”

Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sarf ettiği sözlerin ardından tepkiler yoğunlukta oldu. “Neden Ahıska Türklerini Türkiye’den göndermek istiyor” soruları sosyal medyanın gündemindeydi.

Elbette aynı kanı taşıdığımız Ahıska Türklerinin onca yaşanan felaketin ardından korumacı bir yerde olmasını canı gönülden isteriz.

Tekrar aynı acıları yaşamamaları için kendi ırkımızdan kendi canımızdan olan bu insanlar bu ülkede yıllarca yaşasalar buna kimsenin itirazı olmaz, olmamalı…

Olanda da art niyet aranmalı…

Fakat Ahıskalı olan ve tanıdığım birçok kardeşimizin içinde hala kendi vatanlarının aşkının olduğunu bilmek, bir gün dahi olsa kendi topraklarında yaşamak istediklerini duymak bende, onların vatan hasretini daha derinden hissettiriyor.

Çünkü zorla koparıldıkları toprakların özlemi, kuşaktan kuşağa aktarılan bir yanık türkü gibi yüreklerinde yaşamaya devam ediyor.


*Bu yazı Konya Sürmanşet Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

 

 
 
 

Yorumlar


Bize Ulaşın

Lütfen aşağıdaki formu doldurun, en kısa sürede sizinle iletişime geçeceğiz. 

Teşekkürler!

Gelişmeler İçin Abone Olun

Abone olun, son gelişmeleri ve yaklaşan etkinlikleri kaçırmayın.

Teşekkürler!

*Bu siteden Konya Sürmanşet Gazetesi'nde yayımlanan yazılarım bulunmaktadır.

© 2035, Ses Projesi. Wix.com ile oluşturuldu. 

bottom of page