top of page

MANİFEST, TOPLUMSAL ÇÜRÜME VE ÖZGÜRLÜK ÇIKMAZI

  • gulsenyilmaz944
  • 11 Eyl
  • 3 dakikada okunur

Suni gündemler ülkesiyiz…

Artık birçok ciddi mesele bir anda gündem olup birkaç saat içerisinde önemini yitiriyor.

Bir zamanlar öyle değildi mesela…

Bir şehit gelse herkes yasını tutar, bir çocuğun kılına zarar gelse ortalık ayağa kalkardı.

Ama artık sosyal medya var. O kadar sosyaliz ki sosyalleşmekten acılarımızı bile normalleştirip klavyedeki harflere sığacak hale getirdik…

Bir de her şeyin siyaset oluşu var farkında mısınız? Her konu her gündem bir şekilde taraf oluyor.

Bir voleybol maçı, bir konser, bir yürüyüş, bir boykot hepsi birer taraf olmak zorunda… Bu ülkede bir şeyi destekliyor ya da eleştiriyorsanız geçmiş olsun artık sizde bir tarafsınız.

Boykot yapıyorsanız A partili olmak zorundasınız veya bir konserle ilgili bir eleştiri oluyorsa bunu kesin A partililer yapıyordur hemen B partili olmanız gerekiyor.

Her işin içine partiler girince, benliğimiz de tartışılır hale geldi. Tadımız kaçtı.

Bulunduğunuz ortamda dünya görüşümüzle ilgili konuşurken bile, ‘Böyle düşünüyorsan şu partilisin’ diye etiketlenmekten sıkıldık…

Artık meselelerin özünü ve yaratacağı sorunları konuşamaz olduk.

Bir olayın doğrusunu, yanlışını, insani yanını tartışmak yerine önce hangi görüşten geldiğine bakıyoruz. Eğer ‘bizden’ değilse, otomatik olarak yanlış sayılıyor. ‘Bizden’se eleştirmek zaten yasak.

Birazdan yazacağım konu bile benim ve benim gibi düşünen herkesin bir partili gibi gösterilmesine sebep olacak. Bıktık!

*****

Günlerdir gündemimizi meşgul ediyor Manifest grubu…

Daha bu yılın başında kurulmasına rağmen birden herkes isimlerini duydu, şarkılarını ezberledi, hatta dünyada bile rüzgar gibi estiler ne hikmetse…

Altı aylık ömürlerinde sıra dışı bir parlama yaşayan grubu bende çoğu insan gibi ülke gündemine oturan konser ile tanıdım.

Sahne bulundukları süre içinde sanatı geçtim müzik bile yapmamaları asıl amaçlarının başka olduğunu zaten gösteriyordu. Hoş, konsere verdikleri isimden de bunu anlamamız gerekiyor.

Haliyle böyle bir konserin uyandırdığı yankı da büyük oldu. Ancak burada da partilere göre ayrışmamız gerekiyordu. Gerekeni yaptık.

Sahnede ortaya konulan çıplaklık ve sapıklığı savunanlar özgürlükçü, eleştirenlerde linç edilmeye layık görüldü.

Geçmişte ünlü bir yazarın bir yazısında okumuştum. ‘Male Gaze’ deniliyor bu duruma. Male gaze, kadının erkeklerin istediği şekilde objeleştirilmesi ve bunun bir norm haline getirilmeye çalışılması gibi anlamlara geliyor. Detaylar için yine araştırma yapılabilir.

Her ne kadar bu tanımı feminist kesim çıkarmış olsa da şu an aynı feministler kadın bedeninin bu denli teşhir edilmesini ayakta alkışlıyor.

Sözüm ona kadınların özgürlüğünü savunanlar, kız çocuklarının ilgiyle takip ettiği böyle bir grubun varoluşuna saygı duyuyor.

Yani, böyle bir sahne performansının savunulabilecek hiçbir yanı olmaması gerekirken, neden illa bir taraf gözükmek için savunuyoruz?

Neden illa soruşturma kararı verenin arkasından gitmiyor imajı çizmek için küçücük çocuklarımızın ahlak algıları ile oynayacak bu tarz insanlara prim veriyoruz?

Ben artık bunu anlayamıyorum.

Burada asıl soru şu; sahne şovuna +18 adını veren, sahnede sanat ve müzik üretmeyen bu insanları kimler parlatıp da gençlerimizin önüne sunuyor?

Ayrıca burada açılacak bir parantez daha var.

Bu insanlar gibi ‘müzik yapma’ adı altında sahneye çıkan ve sanatçı unvanını hak etmeyen bir ton başka insan da var. Madem böyle bir eleştiri getirilecekse hepsine getirilmeli… ‘Bizim taraftaysa dokunmayalım’ algısı ile yapılan bir tavır varsa işte orada da art niyet aranır.

Kültür, sanat ve özgürlük kavramlarını, sağ-sol fark etmeksizin eğip bükerek kendi ideolojilerine hizmet edenler şunu unutmamalı. Bugün Manifest tartışması üzerinden gündem olan bu durum, yarın başka bir isimle karşımıza çıkacak. Çünkü amaç aynı, değerlerimizi yıpratarak gençlerimizi yozlaştırmak.

Dolayısıyla burada asıl yapılması gereken, hangi görüşe yakın olduğumuza bakmadan ortak bir duruş sergilemek olmalı...

Aksi halde bir yandan ‘ahlak’ tellallığı yaparken öte yandan yönetenler kendi tarafındakilerin yanlışına ses çıkarmadığı sürece bu ikiyüzlülük büyümeye devam edecek. 

Toplumsal çürümenin en tehlikeli yanı da tam olarak budur: susarak onaylamak.

 

*Bu yazı Konya Sürmanşet Gazetesi'nde yayınlanmıştır.


 
 
 

Yorumlar


Bize Ulaşın

Lütfen aşağıdaki formu doldurun, en kısa sürede sizinle iletişime geçeceğiz. 

Teşekkürler!

Gelişmeler İçin Abone Olun

Abone olun, son gelişmeleri ve yaklaşan etkinlikleri kaçırmayın.

Teşekkürler!

*Bu siteden Konya Sürmanşet Gazetesi'nde yayımlanan yazılarım bulunmaktadır.

© 2035, Ses Projesi. Wix.com ile oluşturuldu. 

bottom of page