KONYA FESTİVALLERİ SEVİYOR

Konya 3. Gastronomi Festivali 4-7 Eylül arası kapılarını ziyaretçilerine açtı. Kalehan Ecdat Parkı’nda düzenlenen festival görkemli bir şekilde dün son buldu.

Gerçi görkemli geçmeyen günü yoktu. Festival ilk gününden itibaren ciddi manada yoğun bir katılımla doldu taştı.

Şahsen ben Konya’da düzenlenen festivallerde bu kadar kalabalık bir alan görmemiştim.

Hatta bundan önceki iki GastroFest’te hem katılımcı anlamında hem de ziyaretçi anlamında sakindi.

Ama bu yıl gerçekten bir lezzet şöleni yaşandı. Hep aynı tatları sunan firmalar yerine, yöreselden tutunda fast-food’a tatlıdan içeceğe kadar geniş bir yelpazede birbirinden farklı lezzetler ön plandaydı.

Burada bir parantez açmak gerekiyor. Konya, 10 bin yıl önce Çatalhöyük ile başlayan gastronomi yolculuğunu, yaşamaya ve yarınlara taşımaya gayret ediyor. İşte bu festival de tam olarak bu misyonun bir yansıması oldu. Açılış gününden itibaren büyük ilgiyle takip edilen GastroFest, sadece Konya’dan değil farklı illerden gelen vatandaşların da memnuniyetini kazandı.

Gelelim alanı gezerken bizde oluşan izlenimlere;

Öncelikle gelecek ziyaretçilerin yoğunluğu ön görülerek ayarlanan otopark mükemmel olmuş.

Çünkü bir etkinliğe gidildiği zaman insanların ilk aşamada araçlarını rahatça park etmesi, alana rahat bir kafayla girmesini sağlıyor. Ki zaten Ecdat Parkı’nın böyle bir alana ihtiyacı da vardı, çok isabetli olmuş.

Onun dışında alana girer girmez kurulan her standın önünde uzun kuyruklar oluştuğunu gördük. Tüm firmalar adeta arı gibi çalışıyordu. Ayrıca lezzet skalası çok geniş olduğu için ziyaretçiler de damak zevklerine uygun bir şeyler bulmakta hiç zorlanmadı diyebilirim.

Tabii bu noktada farklı eleştiriler de kulağımıza geldi.

“İnsanların bu kadar sıra bekleyip yemek yemesine anlam veremiyorum” diyenler oldu. Ancak unutulmamalı ki burası bir yemek festivali.

Ziyaretçiler özellikle o lezzetleri tatmak için geliyor. Halihazırda amaç buyken tok gelmek ya da yemekleri denememek, bana göre asıl şaşırtıcı olan…

Bunun yanında elbette en çok zorlandığımız kısım kalabalığın oluşturduğu izdihamdı. 

“Acaba alan böyle bir festival için çok mu dar” diye düşünmeden edemedim. Evet, Ecdat Parkı’nın mistik ruhu festivali duygusal anlamda karşılıyor. Ancak yürüyüş alanlarının bile kısıtlı olması, ‘Seneye başka bir yer tercih edilebilir mi’ sorusunu aklımıza getirdi.

Yemek yerken sohbet ettiğimiz birkaç aile ise festivalin süresinin kısa olduğunu dile getirdi. Onlara göre bu kadar ilgi gören bir etkinlik, birkaç günle sınırlı kalmamalı, en az bir hafta sürmeli…

Açıkçası bu görüşe katılmamak elde değil, çünkü gördüğümüz yoğunluk, festivalin birkaç gün daha devam etse aynı coşkuyla süreceğini gösteriyordu.

Tüm bunların yanı sıra festivale katılan şeflerin söyleşileri, workshoplar ve konserler çıtayı epey yükseltmiş. Hem Türkiye’de hem dünyada tanınan şefleri böyle bir festivalde Konyalılarla buluşturmak hem festivalin prestijinin artması hem de gastronomi kültürünün yalnızca yemekle sınırlı olmadığının ortaya koyulması açısından bence mühim…

Katılımcıların şeflerle birebir etkileşim kurması, onların deneyimlerini dinlemesi ve farklı mutfak sırlarını öğrenmesi gerçekten festival adına hoş bir detaydı.

Sözün özü Konya 3. Gastronomi Festivali, sadece bir yeme-içme etkinliği olarak değil, kültürel, sosyal ve turistik bir buluşma noktası olarak da hafızalarda yerini aldı diyebiliriz.

Bilim Festivali’ni de göz önünde bulundurarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki katılımın bu denli yoğun olması, aslında şehrimizin böyle organizasyonlara ne kadar ihtiyaç duyduğunu da net şekilde gösteriyor.

Şimdi bence geriye tek bir soru kalıyor: Seneye GastroFest çıtayı daha da yükseğe taşıyabilecek mi?

*Bu yazı Konya Sürmanşet Gazetesi'nde yayınlanmıştır.